Roger Waters The Wall 2010 Neden?

Yakın zamanda 22 yıl önce kendi yaptığım bir açıklamayı fark ettim: ”Benim merak ettiğim şey şu kültürümüzdeki iletişim teknolojisi bizim aydınlanmamıza ve birbirimizi daha iyi anlamamıza mı yardım edecek yoksa bizi ayırmaya mı?”

İnanıyorum ki bu son derece önemli bir sorudur ve soracak jürimiz de yok. İnternette çok büyük bir ticari karmaşa ve çok büyük oranda da propaganda bulunuyor, ancak bu görünen yüzeyin altında karşılıklı iletişim ve anlayış taban kazanıyor. Bloglamayı, twitlemeyi, iletişimi ve fikir paylaşımlarını daima açık tutmalıyız.

30 Yıl önce ben The Wall’u yazdığımda korkmuş bir gençtim. Tamam belki o kadar genç değil 36 idim.

Korkularımı yenmem çok uzun bir zaman aldı. Her neyse geçen zaman içinde korku ve kaybettiklerim sonucu kaçınılmaz şekilde yaşadığım ialaya alınma, utanma ve cezalandırılma hikayesi aslında çok daha geniş bir anlam taşıyan allegori de taşıyordu: Milliyetçilik, ırkçılık, cinsiyetçilik, din, yada herneyse! Tüm bu konular ve “izm”ler benim gençliğimde yaşadığım korkularla aynı kökten besleniyordu.

Bu yeni The Wall prodüksiyonu dünyanın mevcut durumuyla ilgili benzerlikleri anlatmaya ve arada geçen yıllarda kaybedilen masumiyeti vurgulamaya adandı.

Bugün hala bazı çevrelerde, sohbetlerde, insanlar arası ilişkilerde daha cömert, daha işbirlikçi ve birbirleri ile daha empatik ilşikiler geliştirlebilmesi konusuna alaycı bir yaklaşım mevcuttur.

Ben buna katılmıyorum.

Bana göre aslında çok genç varlıklar olduğumuz için böyle bir sonuca varmak için henüz çok erken. İnanıyorum ki en azından kendi kendimizi yiye yiye kanıksadığımız korkularımızdan daha fazla birşeyler yapabilme şansımız var. Korkularından arınmış bir sanatçı olarak başkalarına da korkularından kurtulabilmek için benzer umut ve cesaret vermenin görevim olduğunu hissediyorum. O büyük adamdan alıntı yapmam gerekirse, ” Bana hayalci diyebilirsiniz, ama yalnız değilim – John Lennon.”

– Roger Waters, 2010